Dokuma Makinelere Atkı Atma Sistemleri |
Dokuma Makinelerinin
Gelişimi
Dokumacılığın, günümüzden en az 8000 yıl kadar önce bilinmekte olduğu yapılan
arkeolojik incelemelerden anlaşılmaktadır. M.Ö. 6500 yılında iki
iplik sistemi ile tekstil yüzeyi oluşturma metodu kullanılmıştır.
Ancak ilk kumaşlar hasır örme tekniğiyle dokuma düzlemi düşey
olarak kullanılarak dokunmuştur. Çözgü sistemi düşey olarak
asılıp atkılar ise bunların arasından elle geçirilmiştir. M.Ö.
2000 yıllarına ait tabletlerden gerek Anadolu'dan diğer
bölgelere ve gerekse dışarıdan Anadolu’ya doğru büyük
boyutlu bir kumaş ticaretinin yaşandığı öğrenilmektedir.
Keten, yün ve benzeri malzemeler eğrilip ip hâline getirildikten
sonra dokuma tezgâhlarında dokunduğu bilinen antik devirde üç
çeşit dokuma tezgâhı kullanılmıştır:
a) Yatay yer tezgâhı:
Yatay yer tezgâhlarının M.Ö. 2000 yıllarına ait seramik üzerine
yapılmış olan resimlerden Mısır’da kullanıldığı
anlaşılmaktadır.
b) Alt ve üst kirişlere
sahip dikey dokuma tezgâhları: Alt ve üst kirişlere sahip dikey
dokuma tezgâhları Mısır’da M.Ö. 1500-1400 yıllarına ait
mezarlardaki duvar resimlerinde görülmektedir. Yukarıda sözü
edilen bu tezgâhlar, bazı değişikliklere uğramakla beraber
günümüzde Anadolu’da kullanılan ve ismi el tezgâhı denen
tezgâhlarla aynı tezgâhlardır.
c) Uçları ağırlıklı
dikey dokuma tezgâhları: Uçları ağırlıklı dikey dokuma
tezgâhları, başta Anadolu’nun batısı ve Yunanistan olmak üzere
Akdeniz çevresinde var olmuş kültürlerin kullandıkları dokuma
tezgâhıdır.
Avrupa'da M.S. 3. yüzyıla kadar bilinmeyen ağızlık açma mekanizmaları Çin'de gelişme göstermiş, hatta ilkel jakar makinesi diyebileceğimiz sistemlerle karmaşık desenli kumaşlar dokunabilmiştir. Standart el tezgâhı olarak belirtilen 12. yüzyıl dokuma sistemlerinde çözgü levendi arkaya, kumaş silindiri ise öne takılmaktadır ve çözgüler yatay gerdirilmektedir. Tarak şasiye yukarıda salınım yapabilecek biçimde mafsallanmıştır. Gücü çerçeveleri, çözgü tabakasının altında bulunan pedallara ayakla basılarak çalıştırılmaktadır. Mekik elle fırlatılmaktadır ve dokumacı tezgâhın önünde bir sıraya oturmaktadır. Ağızlığın oluşumu ve atkının tefelenmesi, kumaş kalitesini önemli ölçüde etkilemiş olmasına rağmen büyük bir insan gücü gerektiren atkı atma işlemi mekanize edilmeden tam olarak dokumacılığın gelişmesi mümkün olmamıştır. Dokuma tezgâhının, dokuma makinesi hâline gelmesi üç temel sistemin; atkı atma, ağızlık açma ve tefe vurma sistemlerinin mekanize edilerek ve kol gücü yerine de başka bir gücün kullanılmasıyla mümkün olmuştur. Dokumacılığın ve dokuma tezgâhlarının gelişiminde 1500 yılında Leonardo De Vinci'nin su ile çalışan bir tezgâhı düşünmüş olmasını saymazsak 18. yüzyıla kadar önemli bir gelişme görülmemiştir. Henüz insan gücünden başka bir enerji kullanımı söz konusu değilken, 1733 yılında İngiliz John Kay mekiğe tekerlekler takıp basit bir mekanizma yardımıyla fırlatılmasını sağlamıştır. Çok basit gibi görünen bu sistem dokuma işlemini çok kolaylaştırmış ve üretimi olağanüstü artırmıştır. 1725'te Basile Bouchon tarafından bir delikli karton yardımıyla çalışan ilk otomatik ağızlık açma cihazı bulunmuş ve daha sonra Falcon 1728'de delikli karton zincirini kullanmıştır. Vaucanson, bu mekanizmaları geliştirmiş ve ağızlık açma sistemlerinin gelişimi Jacquard’ın kendi ismiyle anılan Jakar makinesini icat etmesiyle doruğa ulaşmıştır. Ticari bir kullanıma sahip olan ilk mekanik dokuma tezgâhını Dr. Edmund Cartwright isimli bir İngiliz mucidi 1785'te gerçekleştirmiş ve patentini almıştır. Daha sonra bu tasarımını geliştiren Cartwright dokuma makinesi sayılabilecek bir sistem imal etmiştir. Tezgâhın mekanik hâle getirilmesinden sonra, herhangi bir iplik kopuşu veya arıza anında tezgâhın durdurulması ve masuranın bitmesi hâlinde de mekiği değiştirmek için çalışmanın kesilmemesi ile ilgili gelişmeler sağlanmıştır. 1796’ da Robert Miller tarafından, kısa atkı atıldığında tezgâhı durduran bir mekanizma yapılmıştır. Daha sonra atkı kopuşu ya da masuradaki atkının bitmesi durumunda tezgâhı durduran mekanizmalar yapılmış ve 1822’de İngiliz mühendis R.Robert, tüm bu gelişmeleri bir araya getirerek bir dokuma makinesi oluşturmuştur. Bu makineden çok sayıda imal edilmiştir. J. H. Northop tarafından 1894’te otomatik bobin değiştirme sisteminin tasarlanması dokumacılık tarihinin en önemli icatları arasındadır. Kancalarla atkının atılabileceği düşünülerek ilk patent 1898’de alınmıştır. Bu konuda 1925’te Gabler sistemi, 1930’da ise Dewas sistemi geliştirilmiş olup günümüzdeki kancalı dokuma makinelerinin temel prensibi olmuş ve 1960'lı yıllarda önem kazanmaya başlamıştır. Diğer bir sistem olarak bir atkı uzunluğunda ipliğin depolandığı ve ağızlık içinden geçirildiği mekikçik sistemi düşünülmüş ve bu konuda ilk patenti 1911 yılında Pastor almıştır. Bu atkı atma sisteminin gelişerek ticari anlam kazanması 1953 yılında Sulzer mekikçikli dokuma makinesinin yapılması ile olmuştur. Günümüzde önem kazanmaya başlayan hava jetli dokuma makineleri ilk olarak 1914 yılında düşünülmüş olmakla birlikte yeterli teknolojinin olmaması nedeniyle ancak 1980 yılından sonra ticari önem kazanmaya başlamıştır. Dokuma makineleri teknolojisinde devrim niteliğindeki yeniliklerden biri de çok fazlı dokuma makineleridir. Bu tezgâhlarda atkı makara biçimli atkı taşıyıcılara uygun ve belirli uzunlukta sarıldıktan sonra atkı taşıyıcılar ağızlığa faz farkı ile art arda girmektir. Atılan atkıları döner tarak sıkıştırmaktadır.
Avrupa'da M.S. 3. yüzyıla kadar bilinmeyen ağızlık açma mekanizmaları Çin'de gelişme göstermiş, hatta ilkel jakar makinesi diyebileceğimiz sistemlerle karmaşık desenli kumaşlar dokunabilmiştir. Standart el tezgâhı olarak belirtilen 12. yüzyıl dokuma sistemlerinde çözgü levendi arkaya, kumaş silindiri ise öne takılmaktadır ve çözgüler yatay gerdirilmektedir. Tarak şasiye yukarıda salınım yapabilecek biçimde mafsallanmıştır. Gücü çerçeveleri, çözgü tabakasının altında bulunan pedallara ayakla basılarak çalıştırılmaktadır. Mekik elle fırlatılmaktadır ve dokumacı tezgâhın önünde bir sıraya oturmaktadır. Ağızlığın oluşumu ve atkının tefelenmesi, kumaş kalitesini önemli ölçüde etkilemiş olmasına rağmen büyük bir insan gücü gerektiren atkı atma işlemi mekanize edilmeden tam olarak dokumacılığın gelişmesi mümkün olmamıştır. Dokuma tezgâhının, dokuma makinesi hâline gelmesi üç temel sistemin; atkı atma, ağızlık açma ve tefe vurma sistemlerinin mekanize edilerek ve kol gücü yerine de başka bir gücün kullanılmasıyla mümkün olmuştur. Dokumacılığın ve dokuma tezgâhlarının gelişiminde 1500 yılında Leonardo De Vinci'nin su ile çalışan bir tezgâhı düşünmüş olmasını saymazsak 18. yüzyıla kadar önemli bir gelişme görülmemiştir. Henüz insan gücünden başka bir enerji kullanımı söz konusu değilken, 1733 yılında İngiliz John Kay mekiğe tekerlekler takıp basit bir mekanizma yardımıyla fırlatılmasını sağlamıştır. Çok basit gibi görünen bu sistem dokuma işlemini çok kolaylaştırmış ve üretimi olağanüstü artırmıştır. 1725'te Basile Bouchon tarafından bir delikli karton yardımıyla çalışan ilk otomatik ağızlık açma cihazı bulunmuş ve daha sonra Falcon 1728'de delikli karton zincirini kullanmıştır. Vaucanson, bu mekanizmaları geliştirmiş ve ağızlık açma sistemlerinin gelişimi Jacquard’ın kendi ismiyle anılan Jakar makinesini icat etmesiyle doruğa ulaşmıştır. Ticari bir kullanıma sahip olan ilk mekanik dokuma tezgâhını Dr. Edmund Cartwright isimli bir İngiliz mucidi 1785'te gerçekleştirmiş ve patentini almıştır. Daha sonra bu tasarımını geliştiren Cartwright dokuma makinesi sayılabilecek bir sistem imal etmiştir. Tezgâhın mekanik hâle getirilmesinden sonra, herhangi bir iplik kopuşu veya arıza anında tezgâhın durdurulması ve masuranın bitmesi hâlinde de mekiği değiştirmek için çalışmanın kesilmemesi ile ilgili gelişmeler sağlanmıştır. 1796’ da Robert Miller tarafından, kısa atkı atıldığında tezgâhı durduran bir mekanizma yapılmıştır. Daha sonra atkı kopuşu ya da masuradaki atkının bitmesi durumunda tezgâhı durduran mekanizmalar yapılmış ve 1822’de İngiliz mühendis R.Robert, tüm bu gelişmeleri bir araya getirerek bir dokuma makinesi oluşturmuştur. Bu makineden çok sayıda imal edilmiştir. J. H. Northop tarafından 1894’te otomatik bobin değiştirme sisteminin tasarlanması dokumacılık tarihinin en önemli icatları arasındadır. Kancalarla atkının atılabileceği düşünülerek ilk patent 1898’de alınmıştır. Bu konuda 1925’te Gabler sistemi, 1930’da ise Dewas sistemi geliştirilmiş olup günümüzdeki kancalı dokuma makinelerinin temel prensibi olmuş ve 1960'lı yıllarda önem kazanmaya başlamıştır. Diğer bir sistem olarak bir atkı uzunluğunda ipliğin depolandığı ve ağızlık içinden geçirildiği mekikçik sistemi düşünülmüş ve bu konuda ilk patenti 1911 yılında Pastor almıştır. Bu atkı atma sisteminin gelişerek ticari anlam kazanması 1953 yılında Sulzer mekikçikli dokuma makinesinin yapılması ile olmuştur. Günümüzde önem kazanmaya başlayan hava jetli dokuma makineleri ilk olarak 1914 yılında düşünülmüş olmakla birlikte yeterli teknolojinin olmaması nedeniyle ancak 1980 yılından sonra ticari önem kazanmaya başlamıştır. Dokuma makineleri teknolojisinde devrim niteliğindeki yeniliklerden biri de çok fazlı dokuma makineleridir. Bu tezgâhlarda atkı makara biçimli atkı taşıyıcılara uygun ve belirli uzunlukta sarıldıktan sonra atkı taşıyıcılar ağızlığa faz farkı ile art arda girmektir. Atılan atkıları döner tarak sıkıştırmaktadır.
Dokuma Makinelerinin
Ana Elemanları ve Sistemleri
Dokuma makineleri; örgü
bağlantılarıyla belli bir düzen içinde çözgü ve atkı
ipliklerini birleştirerek bir tekstil yüzeyi meydana getiren
makinelerdir. Temel prensipleri aynı olmakla beraber üretici
firmaya göre değişiklikler gösteren çok farklı yapılarda
dokuma makineleri vardır.
Dokuma makinelerindeki ana elaman ve sistemler: Tezgâh iskeleti (şasi), hareket iletim sistemleri, ana mil, çözgü köprüsü ve çözgü salma sistemleri, kumaş çekme ve sarma sistemleri, çerçeveler ve ağızlık açma sistemleri, atkı atma sistemleri, tefe ve tarak, kenar yapıcı sistemler, cımbarlar, atkı kontrol sistemleri, çözgü kontrol sistemleri, uyarı ışıkları.
Tezgâh iskeleti, makinenin randımanlı çalışabilmesi için kumaşı meydana getiren parçaların üzerinde toplandığı kısımdır. Bütün makine elamanlarının üzerine yerleştirildiği bir, iki veya dört kiriş ile bağlanan iki kenardan oluşur. Dokuma makinesi şasisi üzerinde bulunan mekanizmaların sebep olduğu titreşimleri yutabilecek özellikte olmalıdır. Yan kenarları çarpma kuvvetine karşı dayanabilecek kadar kuvvetli olmalı ve bir bütün hâlinde nakledilmeye uygun olmalıdır. Motorun tezgâh şasisine oturtulmasından (makinenin titreşimi sonucu motora ve yataklarına zarar verdiğinden) artık vazgeçilmiştir. Modern dokuma makinelerinde motor, tezgâhın yanında yere veya yere monte edilmiş bir sehpa üzerine monte edilmektedir.
Hareket İletim
Sistemleri
Dokuma makinelerinde
motordan alınan hareketin makinenin diğer elaman ve sistemlerine
iletilmesine hareket iletimi denir. Dokuma makinelerinde hareket
direkt ve indirekt olmak üzere iki sistemle dağıtılabilir.
Dokuma Makinelerinde
Direkt Hareket İletimi
Direkt hareket sistemi,
motordan gelen hareketin dişliler aracılığıyla millere ve
sistemlere aktarıldığı hareket iletim sistemidir. Eski tip dokuma
makinelerinde kullanılan bir sistemdir. Fakat direkt hareket
iletiminde, indirekt hareket iletimine göre hareket kaybının çok
daha az olması nedeniyle direkt hareket iletimi tekrar gündeme
gelmektedir. Hafif tezgâhlar direkt hareket sistemi ile çalışır.
Makine durduğunda motor şalteri avaraya bağlı olduğundan motora
verilen enerji kesilir. Avara açıldığı zaman motora gelen enerji
motoru ve tezgâhı çevirir. Bu sistemde motordaki dişli ara
dişliler aracılığıyla krank dişlisine bağlıdır. Arada
kavrama yoktur. Hareket motor kasnağından avara kasnağına
verilir. Kavrama ise avara kasnağındadır. Dokuma makinelerinde
motor devrinin ilk çalışma anından duruş anına kadar aynı
olması istenir. Aksi taktirde duruştan sonra atılan atkılar
yeterince güçlü bir şekilde tefelenemez ve bu da duruş izi
hatasına neden olur. Selvo motor teknolojisi olarak adlandırılan
yeni tip motorlar bir motor devri gibi kısa bir sürede tam güce
ulaşabilme özelliğine sahiptir. Bunu sağlayan motorla tek parça
olarak üretilen hız kontrol ünitesidir. Bu nedenle kontrol
motorları olarak da anılmaktadır. Picanol firması tarafından
geliştirilen Super Motor (sumo) direkt hareket iletimi prensibi ile
çalışan modern dokuma makinelerine örnek olarak verilebilir.
Selvo motor teknolojisinde kavrama kayışı, hız makarası,
elektromekanik mil ve kayış tertibatları yer almamaktadır. İlk
anda oluşan devir ile duruş izi hatası meydana gelme oranları
önemli ölçüde düşmüştür. Ayrıca atkı atma ve ağızlık
arama daha hızlı bir şekilde yapılabilir. Hareketin doğrudan
iletilmesini sağlayan konstrüksiyon yapısı aynı zamanda
makinenin iskeletinin daha az parçadan meydana gelmesini sağlar.
Dokuma Makinelerinde İndirekt Hareket İletimi
Motordan gelen
hareketin mil ve sistemlere kasnak ve kayışlar aracılığıyla
iletildiği hareket iletim sistemidir. Direkt hareket iletimine göre
daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Kasnak ve kayışla sağlanan
hareket iletiminde görülen en önemli sakınca devir kaybıdır.
Günümüzde bu kaybı en aza indirmek amacıyla 'V' kayışı
kullanılmaktadır. V kayışı kasnak oyuğunun her iki tarafına da
iyice oturduğundan devir kaybı az olmaktadır.
Ana Mil, Dokuma
makinelerinde krank ve eksantrik mili olmak üzere iki ana mil
vardır. Bunlardan krank milinin görevi motordan gelen hareketi
dokuma makinesine dağıtmaktır. Eksantrik mili ise genellikle
ağızlık açma sistemlerine hareket verir. İçten eksantrikli
ağızlık açma sistemlerinde ayrıca bu mile paralel olarak dolap
mili bulunur. Krank mili iki devir yaptığında eksantrik mili bir
devir yapar.
Çözgü Köprüsü ve
Çözgü Salma Sistemleri
Çözgü Levendi. |
Çözgü ipliklerinin
sarılı olarak bulunduğu büyük makara biçimindeki dokuma
makinesi parçası çözgü levendidir. Çözgü köprüsü de çözgü
levendinden gelen ipliklerin yönünü değiştirip paralel olarak
kumaş levendine sevkini sağlayan dokuma makinesi elemanıdır.
Kumaş köprüsü ile aynı doğrultudadır. Çerçeveler aynı
hizada durduğunda çözgü ve kumaş köprüleri arasındaki çözgü
iplikleri yere paralel durumdadır. Çözgü köprüsü hareketli
veya sabit olabilir. Hareketli olması yani ağızlık açılması
anında makinenin iç kısmına doğru hareket etmesi çözgü
ipliklerinin gerilmeden dolayı kopmasını önler. Çözgü
köprüsünün üç ana görevi vardır:
1-) Çözgü levendine
sarılı olan çözgü ipliklerini dokuma bölgesine yatay olarak
yönlendirmek,
2-) Çözgü ipliklerinin
gerginliğini kontrol ederek gerginliklerin sabit kalmasını
sağlamak,
3-) Dokuma oluşumunun
her anında çözgü geriliminin ileri geri hareketiyle sabit tutarak
iplik kopuşlarını azaltmaktır.
Dokuma yapıldıkça çözgü ipliklerinin çözgü levendinden sevk edilmesi gerekir. Çözgü salma sistemleri çözgü ipliklerinin çözgü levendinden sevk edilmesini sağlayan sistemlerdir. Atkılar çözgülere bağlandıkça, tezgâhtaki çözgü boyu kısalacağından levende sarılı çözgü iplikleri ileri doğru bırakılarak gerekli çözgü uzunlukları dokuma tezgâhına beslenir. Çözgü salma sistemlerinin üç temel görevi vardır: Kumaşın oluşumu için gerekli çözgü gerilimini sağlamak, Dokunan kumaş kadar çözgüyü leventten dokuma bölgesine sevk etmek, Ağızlık kapandığı zaman bir miktar çözgü ipliğini çözgü bölgesine geri almaktır. Çözgü salma, makine tipine göre değişmektedir. Önceleri (eski tip tezgâhlarda) negatif çözgü salma sistemi kullanılırken günümüz teknolojisi pozitif tahrikli çözgü salma sistemini uygulamaktadır.
Negatif Çözgü Salma
Sistemi
Dokuma sırasında
atkının atılması ile atılan atkı kalınlığında çözgü
boşalır (salınır). Bu nedenle negatif kesin olmayan anlamına
gelir. Genellikle ağırlıklı ve yaylı sistemler negatif çalışır.
Bu sistemde çözgü levendinin döndürülmesi yani çözgü salma
işlemi çözgü gerginliği yardımıyla yapılır. Kumaş oluşumu
sırasında sürekli olarak çekilen çözgü iplikleri gerginliği
giderek artar ve bu gerginlik kuvveti çözgü levendini bir miktar
döndürür. Çözgü levendinin dış kenarına urgan veya banda
bağlanmış olan karşı ağırlıklar takılır. Çözgü
gerginliği ölçümü söz konusu değildir. Negatif çözgü salma
sistemindeki çözgü gerginliği sürekli artıştan sonra ani bir
düşüş şeklinde değişim gösterir. Bu değişimin periyodu
karşı ağırlığın yeri değiştirilerek sağlanır. Ancak
ağırlıklarla ilgili her değişim çözgü gerginliğinde ani
değişimler meydana getirir. Bu da kumaş çizgisinde değişme
dolayısıyla hatalara sebep olabilir.
Pozitif Çözgü Salma
Sistemi
Dokuma sırasında
makinenin her devrinde atkı atılsın veya atılmasın belirli bir
oranda çözgü boşalır. Boşaltılan bu miktar atkı sıklığına
göre ayarlanır ve dokumanın sonuna kadar sabit kalır. Bu nedenle
pozitif sistemler genellikle dişliler ve kollardan oluşur. Çözgü
ipliklerinin normal çalışma anında eşit bir gerginlik altında
çalışması gerekir. Bu gerginlik çerçevelerin kalkması ve
mekiğin atılması yönünden çok önemlidir. Pozitif çözgü
salma sistemleri makine üzerindeki çözgü gerginliğini de dikkate
almaktadır. Çözgüde herhangi bir gerginlik değişikliği olduğu
zaman çözgü köprüsü bu değişiklikten etkilenir. Çözgü
köprüsüne ipliklerin yaptığı basınç, köprüye bağlı
bulunan levyeler aracılığıyla çözgü salma regülatörlerine
iletilerek çözgü gerginliği düzenlenir.
Kumaş Çekme ve Sarma
Sistemleri
Kumaş (göğüs)
köprüsü, dokunan kumaşın kumaş sarma silindirine yönlenmesini
sağlar; aynı zamanda aşağı veya yukarı hareket ettirilerek
çözgü ipliklerinin tefe üzerine istenilen şekilde temas etmesi
sağlanır. Sürekli atkı atımı ile oluşan kumaş, kumaş
levendine sarılır. Kumaş levendi üzerinde bulunan tırnak dişlisi
ve tırnak yardımıyla hem beslenen çözgünün tekrar gerilmesini
hem de dokunan kumaşın tezgâhtan çekilmesini sağlar. Kumaş
köprüsü ile kumaş levendi arasına yerleştirilen zımpara
silindiri, kumaş levendine sarılacak olan kumaşın gergin ve
katsız bir şekilde düzgün sarılmasına yardımcı olur. Kumaş
çekme ve sarma sistemleri dokunan kumaşın istenilen atkı
sıklığına göre belirlenen sabit bir hızla çekilmesini sağlayan
sistemlerdir. Çözgü sarma sistemleriyle orantılı olarak çalışan
kumaş sarma sistemleri, pozitif ve negatif olmak üzere ikiye
ayrılır. Pozitif kumaş sarma regülatörlerinde, cm'deki atkı
sayısı değişmez. Dokumanın sonuna kadar aynı kalır. Ancak
cm'deki atkı sıklığı değiştirilmek isteniyorsa, dişli
istenilen sıklığa göre ayarlanır. Negatif kumaş sarma
regülatörleri kumaş gerilimine göre çalıştığı için cm'deki
sıklık değişir. Atkı sıklığı fazla olan kumaşlar ile iplik
düzgünlüğü iyi olmayan materyaller için kullanılan bir
regülatördür. Hiçbir zaman ekose ve kareli bir kumaşta bu
regülatör tercih edilmez.
Çerçeveler ve Ağızlık
Açma Sistemleri
Dokumanın
gerçekleşebilmesi için çözgü ipliklerinin ikiye ayrılarak
ağızlık oluşturması gerekir. Bu da bazı çerçevelerin aşağıya
indirilmesi veya yukarıya kaldırılmasıyla ile olur. Ağızlık,
dokuma kumaşın cinsine ve dokuma makinesinin yapısına göre
açılır. Çözgü ipliklerinin hareketine, makinenin ağızlığı
elde ediş şekline göre ağızlık çeşitleri şunlardır:
Çözgü İpliklerinin Hareketine Göre Ağızlık Çeşitleri: Üst Ağızlık, Alt Ağızlık, Tam Ağızlık.
Çözgü İpliklerinin Hareketine Göre Ağızlık Çeşitleri: Üst Ağızlık, Alt Ağızlık, Tam Ağızlık.
Makinenin Ağızlığı
Elde Ediş Şekline Göre Ağızlık Çeşitleri: Kapalı Ağızlık,
Açık Ağızlık, Yarı Açık Ağızlık.
Ağızlığın açılabilmesi için çerçevelere ve gücülere ihtiyaç duyulur. Çerçeveler, örgüye göre aynı hareketi yapan çözgü ipliklerinin geçtiği gücülerin topluca takıldığı dokuma makinesi elemanlarıdır. Gücüler ise ortalarındaki gözlerden çözgü ipliklerinin geçtiği madeni parçalardır. Çerçeveler ve gücüler aynı zamanda ağızlık açma sistemlerinin de birer parçasıdır. Ağızlık açma sistemleri, gücülere (jakarlı sistemde) veya çerçevelere hareket vererek ağızlık oluşumunu sağlayan sistemlerdir.
Dokuma makinelerinde
ağızlık üç değişik sistemle açılabilir. Eksantrikli ağızlık
açma sistemi, Armürlü ağızlık açma sistemi, Jakarlı ağızlık
açma sistemi
Atkı Atma Sistemleri
Atkı atma sistemleri,
çözgü ipliklerinin, atkı ipliği ile bağlantı yapması için
atkı ipliğinin iki yuva arasındaki hareketini sağlayan
sistemlerdir. Başka bir deyişle, çözgü ipliklerinin oluşturduğu
ağızlıktan atkı ipliğinin geçirilerek kumaş oluşumunun
gerçekleşmesini sağlayan sisteme atkı atma sistemi denir. Dokuma
tezgâhlarındaki temel işlemlerden biri olan atkı atma için
değişik sistemler geliştirilmiştir. Bunların en tanınmış
olanları; mekikli, mekiksiz, mekikçikli, kancalı, hava ve su jetli
atkı atma sistemleridir.
Mekikli dokuma makinelerinde atkı taşıyıcı olarak mekik ve
mekiğe hareket veren vuruş tertibatları vardır. Mekiksiz dokuma
makinelerinde ise atkı taşıyıcı olarak mekikçik, kanca, hava
jeti veya su jeti kullanılmaktadır.
Tefe ve Tarak
Tefe, mekiğin veya
atkı atma düzeninin üzerinde hareket ettiği, tarağı taşıyan
dokuma makinesi elemanıdır. Tefe üzerine oturtulan taraktan ve
bağlı olduğu tefe ayaklarından oluşmaktadır. Tefeyi taşıyıcı
görev yapan tefe ayakları, aynı zamanda ana hareketin geldiği
kollara bağlıdır. Hareketini buradan alarak her atkı atımında
veya her ağızlık değişiminde tarak yardımı ile tefe vuruşu
olarak adlandırılan atkıyı kumaşa yerleştirme hareketini
gerçekleştirir. Tarak, dokuma tezgâhının tefenin ileri geri
hareket edebilen parçasına takılı bulunan, çözgü ipliklerini
düzenli aralıklarla tutmaya, ayrıca dokuma sırasında atkı
ipliklerini sıkıştırmaya yarayan, çoğunlukla ince demir
çubukların eşit aralıklarla birbirine paralel olarak
yerleştirilmesiyle oluşturulmuş parçadır.
Dokuma tarağının
görevi: Çözgü ipliklerinin
sıklığını belirlemek, Çözgü ipliklerinin dokuma bölgesine
karışmadan birbirine paralel bir şekilde ve eşit aralıkla
durmasını sağlamak, Atkı taşıyıcıya kılavuzluk etmek,
Ağızlığa yerleştirilen atkı ipliğini kumaşa sıkıştırmaktır.
Dokuma makinelerinde çeşitli tarak tipleri mevcuttur.
Kenar Yapıcı Sistemler
Dokuma kumaşlarda
çözgü ipliklerinin kenarlardan dağılmasını önleyebilmek ve
daha sonra göreceği işlemler sırasında kumaşın formunu
koruyabilmek için kenar oluşturulur. Kumaş kenarları çözgü
sıklığı, renk ve örgü bakımından kumaşın zemin kısmından
farklıdır. Mekikli dokuma makinelerinde atkı ipliği masura
üzerinden kesintisiz olarak sağıldığı için kumaşlarda kenar
kendiliğinden oluşur. Bu tip kenarlara gerçek kenar denir.
Mekiksiz dokuma makinelerinde ise atkı atıldıktan sonra iplik
uçları kumaşın her iki kenarında serbest olarak kalır. Mekiksiz
dokuma makinelerinde kumaşlara kullanım özelliklerine göre dört
değişik tipte kenar oluşturulabilir.
Kıvırma Kenar
Kıvırma kenar yöntemi
mekikçikli dokuma makinelerinde uygulanan bir yöntemdir. Kıvırma
kenar yönteminde kumaş kenarından 1-1.5 cm taşan atkı iplikleri
bir sonraki ağızlığın içine kıvrılır. Atkı ipliği tarak
tarafından dokunan kumaşa doğru itilir. Her iki kenarda ağızlığın
dışında kalan atkı ipliği uçları kenar tutucular tarafından
tutulur. Daha sonra kenar örücü tığlar bu iplik uçlarını
kıvırarak bir sonraki ağızlığa verir. Böylelikle sağlam bir
kenar oluşturulur. Kumaş kenarı zemin kumaşa oranla iki kat daha
kalındır. Bu durum yüksek atkı sıklıklarında veya kalın
atkılarla çalışılan kumaşlarda marullanma adı verilen sorun
oluşturur. Bu sorun kenar çözgü teli sayısı azaltılarak veya
rips gibi uzun atlamalı örgü (kenar örgüsü olarak) kullanılarak
giderilebilir. Vuruş ve tutuş mekanizmasında, dokunan kumaşın
hemen kenarında yer alan kenar örücüler kumaşın her iki kenar
örgüsünü yapma görevini üstlenir.
Saçak Kenar
Kumaşın kenardan
dağılmasını engellemek için en dışta bulunan çözgü
ipliklerine leno örgü yaptırılır. Ancak kumaşın kenarından
çıkan atkı iplikleri yalancı kenar tarafından tutulmaz, bir
makasla kesilir. Atkının atılmasından hemen sonra kenar
kıskaçları tarafından atkı ipinin uçları yakalanır. Tefe
hareketi ile birlikte kumaş kenarına çekilen kenar tutucu atkı
iplik uçlarını bırakır. Çımbarların hemen önüne
yerleştirilen makaslar atkı ipliklerini aynı uzunlukta olacak
şekilde keser. Kesilen atkı ipliği uçları makasın altında yer
alan emici bir mekanizma tarafından toplanır ve atkı telefi
olarak atılır. Selvedge Saver (kumaş kenar kurtarıcı) adlı
sistemde leno kenara gerek duyulmadan kenar oluşturulabilmektedir.
Leno çözgüleri ve leno örücü tertibatın bulunmadığı
sistemde bu yapıdan kaynaklanan tasarrufun yanında, atkı firesinde
de yüzde 35'e yaklaşan tasarruf sağlanabilmektedir.
Leno (Yalancı) Kenar
Leno kenar adını leno
örgüsünden alır. Daha çok kancalı ve jetli atkı atma
sistemlerine sahip dokuma makinelerinde tercih edilir. En dışta
bulunan en az iki çözgü ipliğinin birbiri üzerine kıvrılması
ile elde edilir. Birbiri üzerine kıvrılan çözgü ipliklerinin
uçlarını da aralarına alarak sabit bir yapıya kavuşmalarını
sağlar. Ayrıca atkı ipliklerinin uçları yine leno veya düz örgü
ile kumaştan 2–3 cm mesafede olacak şekilde sabitlenir. Buna
yalancı kenar denir. Yalancı kenar için yüksek mukavemetli çok
kat bükümlü polyester iplikleri kullanılır. Bu çözgüler
makaralardan sağılarak yalancı kenarı oluşturur. Daha sonra bir
makas veya rezistans (termoplastik elyaf da uygulanır.) yardımı
ile zemin kumaştan ayrılır. Kumaş kenarı leno kenarın
ayrılmasından sonra saçak kenara benzer bir yapıya kavuşur.
Aradaki fark, atkı ipliklerin ucunun atkı tutucular tarafından
değil, leno örgüsünü oluşturan çözgüler tarafından
tutulmasıdır. Müşterinin talebine göre, düzgün kesilmiş
kenarların aranmadığı durumlarda leno çözgüleri iptal edilerek
saçak kenar uygulamasına geçilebilir. Leno kenarın
oluşturulabilmesi için çerçevelere gerek olmadığından yüksek
hızlara ulaşılabilmektedir. Bu yüzden dokumacılıkta en fazla
kullanılan kenar oluşturma sistemi leno kenardır. Leno kenarda
kumaş kenarı ile atkı ipliğinin ucu arasında yaklaşık 4cm fark
vardır ve bu fark kumaş boyunca her atkıda gerçekleşmektedir. Bu
yüzden üretici firmalar kenar sarfiyatlarının azaltılmasına
çalışmaktadır. Örneğin, Sulzer firması kancalı dokuma
makinelerinde sol (verici kanca yönü) kumaş kenarında leno
çözgülerinin görevini üzerine alan atkı kıskaçlarını
kullanmaya başlamıştır. Waste Saver Sistemi (atılacak olanı
kurtaran sistem) olarak adlandırılan yapıda renk seçicilerle eş
zamanlı olarak çalıştırılan kıskaçlar sol yardımcı kenarı
kaldırmışlardır.
Eritme kenar
Termoplastik kumaşlarda
uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemde kenar, ısı etkisiyle kumaşın
en dışta kalan çözgü ipliklerinin bir veya iki tanesi ile atkı
ipliklerinin uçlarının eriyerek birbirine yapışması ile oluşur.
Kenar tutucular tarafından gergin bir şekilde tutulan kenarlar her
iki tarafa yerleştirilen rezistanslar tarafından kesilir ve ısının
etkisiyle eriyen çözgü ve atkı iplikleri birbirine yapışır. Bu
yüzden eritme kenarda kenar biraz daha geniş dokunmalıdır. Ayrıca
eritme kenarda ısı iyi ayarlanmalıdır; aksi taktirde aşırı
erimeden kaynaklı boncuklanmalar oluşabilir. Eritme kenarlı
kumaşlarda diğer kenarlarda olduğu gibi saçaklanma olmaz.
Cımbarlar
Dokuma sırasında
kumaşın büzülmesini engelleyerek tefe vuruşu sırasında çözgü
ipliklerinin kopmasına engel olan ve bu bölgede kumaş eninin tarak
enine çok yakın veya aynı almasını sağlayan makine elemandır.
Cımbarlar, iğneli silindirlerin bir mil üzerine dizilmesi ile
oluşur.
Atkı Kontrol Sistemleri
Atkı kontrol
sistemleri atkı koptuğu zaman makineyi durduran sistemlerdir.
Mekikli dokuma makinelerinde atkı kontrolü çatal denilen parça
ile gerçekleştirilir. Atkı çatalı kumaşın kenar veya orta
kısmında olabilir. Modern mekiksiz dokuma makinelerinde ise atkı
kontrolü atkı sensörleri ile yapılmaktadır.
Çözgü Kontrol
Sistemleri
Çözgü koptuğunda
makineyi durduran sistemlere çözgü kontrol sistemleri denir. Çözgü
kopukları kumaş üzerinde önemli hatalara neden olduğundan çözgü
kopar kopmaz makinenin durdurulması önemlidir. Modern dokuma
makinelerindeki çözgü kontrol sistemleri şunlardır:
Lamelli Çözgü
Kontrol Sistemi
Lameller ince çelik
sactan imal edilmişlerdir. Her çözgü ipliğinin üzerinde bir
lamel vardır. Lameller çözgü gerginliği ile testerelerin
üzerinde durabildikleri için çözgü koptuğunda aşağıya düşer.
Aşağıya düşen lamel elektrik devresini kapar, harekete geçen
bir mıknatıs makineyi durdurur. Kontrol sistemindeki testereler iç
ve dış olmak üzere iki parçadan oluşur. İç testere dış
testere içinde sağ sol hareketi yapmaktadır. Lamel testerenin
üzerine düştüğünde testerenin dişleri arasına girerek hareket
etmelerini engeller ve makine durur.
Bu sistemde: Çözgü
gerginliğinin sabit ve iyi ayarlanmış olması, Lamel
ağırlıklarının da doğru seçilmesi gerekir. Gevşek çözgüler
makinenin gereksiz yere durmasına, hafif lameller de düşmeyerek
çözgü hatalarına neden olabilir.
Fotoselli Çözgü
Kontrol Sistemi, Çözgü iplikleri, çözgü köprüsü üzerine
yerleştirilen bir fotosel ile kontrol edilir.
Fırçalı Çözgü
Kontrol Sistemi, Bu sistemde çözgü köprüsü ile çerçeveler
arasına çözgülerin altına döner bir fırça yerleştirilmiştir.
Çözgü iplikleri koptuğunda fırçanın üzerine düşer.
Çözgülerin üzerine düşmesiyle döner fırça durur ve makineyi
de durdurur.
Uyarı Işıkları
Modern dokuma
makinelerinde bulunan uyarı ışıkları kontrol sistemleri ile
birlikte çalışır. Makinedeki çözgü, atkı kopuğunu veya
herhangi bir arızayı gösterir. Uyarı ışıklarının her rengi
bir problemi işaret eder. Işıkların anlamı her makinede aynı
olmayabilir.
Dokuma Makinelerinin Sınıflandırılması
Dokuma makinelerinin
sınıflandırılmasını çeşitli şekillerde yapmak mümkündür.
En yaygın sınıflandırmalar aşağıda gösterilmiştir.
Atkı Atma Sistemlerine
Göre Dokuma Makineleri:
Tek Fazlı Dokuma
Makineleri,
Klasik Dokuma Makineleri (Mekikli
Dokuma Makineleri),
Atkı Masurasız Dokuma Makineleri,
-Mekikçikli Dokuma Makineleri,
-Kancalı Dokuma Makineleri,
-Jetli Dokuma Makineleri,
Çok Fazlı Dokuma
Makineleri,
Yuvarlak Sürekli Dokuma Makineleri,
Tek Atkılık Dokuma Makineleri,
Yapılan imalâta
(mala) göre
Halı dokuma makineleri, Havlu dokuma makineleri, Kadife dokuma
makineleri, Düz dokuma makineleri.
Ağızlık açma sistemlerine göre dokuma makineleri
Dokuma makineleri bu sınıflandırmaların dışında aşağıdaki özelliklerine göre de sınıflandırılabilir:
Ağırlıklarına göre:
Makinelerin tonajı dikkate alınarak yapılır.
Kullanılan malzemeye
göre: Dokuma sırasında kullanılan iplik cinsi dikkate alınarak
yapılır.
İmalat şekline göre:
Ağızlık açma sisteminin yeri ve ışıklandırma sistemi dikkate
alınarak yapılır. İmalata veya mucidine göre: İmalatçı firma
veya makineye adını veren kişi dikkate alınarak yapılır.
Dokuma makineleri
tanımlanırken genellikle birkaç sınıftan adlandırma ile bir
arada kullanılır. Örneğin; jakarlı havlu dokuma makinesi, hava
jetli düz dokuma makinesi gibi.
5 yorum:
dokumacılık nedir dersen dokuma demek tekstil demektir çünkü giyim ve elbiseler dokuma kumaşla birlikte insanoğlunun hayatına girmiştir dokuma tekstilin atasıdır,
Dokuma makinelerinin temel elemanları ve görevleri, çözgü salma, tefe vurma, kumaş çekme ve sarma mekanizmaları, atkı atım sistemleri, ağızlık açma mekanizmaları, otomasyon ve kontrol sistemleri. Dokuma teknolojisinin temel prensiblerini kavrayabilme, Dokuma makinelerinin elemanlarını ve özelliklerini sıralayabilme, Dokuma makinelerinin tiplerini, dokumanın gerçekleşmesi için gerekli olan temel mekanizmaları kavrayabilme, Dokuma kumaşların özelliklerini kavrayabilme, Gerçekçi koşullar altında dokuma problemlerini belirleme, analiz etme ve çözme becerileri gerekir.
dokuma makinesi icat edildiğinde; 1 dokuma makinesi 100 insanın yaptığı işi tek başına yapabilir durumdadır
dokuma makinesi ana elemanları ve sistemleri, dokuma makinesi parçaları, dokuma makineleri, dokuma makine çeşitleri ve dokuma sistemleri nelerdir,
dokuma makinelerinin isg talimatı olan var mı
Yorum Gönder