Tekstil ve Moda

Sürdürülebilir Kozmetik Nedir, Çevre Dostu Kozmetik Ürünler

Çevre dostu kozmetik ürünler. 
Sürdürülebilir kozmetik (sustainable cosmetics), çevresel atık üretmeyen, insan sağlığını riske atmayan, üretiminde hayvanların zarar görmediği, çok bileşen yerine az bileşenden oluşan, ham madde kaynağını yenilebilir malzemeden elde edilen kozmetik ürünleridir. 

Kişisel bakım için kullanılan kozmetik ürünler hem içeriklerinde hem de ambalajlarında insan sağlığına ve çevreye zararlı maddeler barındırabiliyor. Sürdürülebilir kozmetik anlayışı hem ürün içeriğinin doğa dostu hem de ambalajlarının geri dönüştürülebilir olması anlamına geliyor. Bu çerçevede üretilen kozmetik ürünler karbon emisyonu düşük, üretiminin herhangi bir sürecinde hayvanların ve çevrenin zarar görmediği, ambalajının doğada çözünebilir olduğu ürünler olarak değerlendiriliyor. Kozmetik ürünlerin çevresel etkileri sadece üretim aşamasında kullanılan malzemeler değil, dağıtım sürecindeki pratiklerle de ölçülüyor. 

Hayatın her alanında gitgide daha fazla önem kazanan sürdürülebilirlik, doğaya ve gezegenimize daha az zarar vererek yaşamayı öğütlerken birçok alışkanlığımızı da değiştiriyor. Bu bilinçle günlük hayatta kullandığımız ürünlerde artık daha doğa dostu tercihler yapıyoruz. 

Peki kişisel bakım ürünleri için de daha sürdürülebilir opsiyonlar var mı? 
Yeşil kozmetik olarak da bilinen sürdürülebilir kozmetik kavramı, işte bu noktada ortaya çıkıyor. Yani bakım ihtiyaçlarımızda da gelecek nesillerin kullanacağı kaynaklardan çalmadan ihtiyaçlarımızı karşılamamız mümkün. 

Sürdürülebilir kozmetik nedir, neden tercih edilmelidir sorularının yanıtını bu içeriğimizde bulabilirsiniz. 

Sürdürülebilir kozmetik markaları, ürünlerine sürdürülebilir olduklarını belgeleyen sertifikaların logolarını ekleyerek tüketiciler için alışverişi kolaylaştırıyor. Alışveriş sırasında bir sürdürülebilir kozmetik ürünün ambalajında görülebilen başlıca etiketler ise şöyle: 

- Hayvanlara zarar verilmediğini belgeleyen Cruelty Free, 

- Adil ticaret koşullarını belgeleyen Fair Trade, 

- Ürünün organik ve doğal içeriklere sahip olduğunu belgeleyen COSMOS, vb. 

Sürdürülebilir Kozmetiğin 3 Ana Kriteri 

Tükettiği ürünlerde daha sürdürülebilir alternatifler kullananlar, kozmetikte de aynı anlayışta hareket etmek isteyebiliyorlar. Bu kişilerin ürün araştırması yaparken ürünün sürdürülebilir olduğundan emin olmak için değerlendirebilecekleri bazı kriterler bulunuyor. 

Genellikle sürdürülebilir kozmetiğin 3 kriteri adıyla anılan ve üç başlıkta toplanan bu kriterler, ürünlerin sürdürülebilirliği ile ilgili tüketicilere bilgi veriyor: 

- Ambalaj: Sürdürülebilir bir kozmetik ürünün ambalajı doğada çözünebilen materyallerden oluşmalı ve mümkünse yeniden doldurulabilir şekilde tasarlanmalı. Bambu, cam, kağıt veya geri dönüştürülmüş plastik en sık tercih edilen materyaller arasında yer alıyor. Bu ambalajlarda sıkça karşılaştığımız terimler: 
Refill: Yeniden dönüştürülen ambalaj malzemesine sahip ürün. 
Compostable: Doğada çözülebilen ambalaj malzemesine sahip ürün. 
Biodegradable: Gübreleştirilebilen malzeme. 

- İçerik: Bir sürdürülebilir kozmetik ürününün içeriği insan sağlığına ve doğaya bir tehdit oluşturmayan formüllere sahip olmalı. Bu noktada etik üretim ve doğa dostu bileşenler büyük önem taşıyor. Ürünlerin üretimi ve test edilmesi sürecinde hayvanların zarar görmemesi, zararlı kimyasalların kullanılmaması da önemli kriterler arasında. 

- Marka tutumu: Sürdürülebilir ürünler üreten bir marka, üretim süreçlerinde de bu tutumunu göstermeli. Örneğin karbon ayak izini düşürmeye yönelik çalışmalar veya üretim aşamasında kullanılan elektriği yenilenebilen enerji kaynaklarından sağlama gibi adımlarla gezegenin geleceğini düşünerek hareket etmesi gerekiyor. 

Kozmetikte Kullanılan Zararlı Kimyasallar 
Neden sürdürülebilir kozmetik sorusu aslında kozmetikte kullanılan zararlı maddelerin farkına varıldığında kendi kendini yanıtlıyor. İçinde BHA, BHT, paraben, silikon, sodyum sülfat ve sentetik boyaların da bulunduğu kimyasal grubu cilt için oldukça zararlı. Genellikle ruj ve krem formundaki ürünlerde kullanılan BHA ve BHT, formu koruyan koruyucu ama bir o kadar da zararlı sentetik antioksidanlar. Paraben ise cildi hassaslaştırma eğiliminde ve alerjik yapılı ciltlerde deri hastalıklarına yol açabiliyor. Renklendirme için kullanılan sentetik boyalar da kanserojen etkiye sahip olduklarından tüketiciler için çok zararlı. Bir kozmetik ürününün sürdürülebilir olması için şu maddeleri içermemesi gerekir: Paraben, BHA ve BHT, sodyum lauril sülfat, petrokimyasal ürünler, formaldehit, alüminyum, silikon, fitalatlar, MEA (monoetanolamin), pigmentasyon boyaları. Her bir maddeye tek tek bakmamız zor olsa da ürünlerde yaygın olarak karşılaştığımız ancak zararları yeterince bilinmeyen, sürdürülebilir olmayan malzemelere kısaca bakalım: 

BHA ve BHT: Koruyucu olarak kullanılan sentetik antioksidanlardır. Ruj ve nemlendirici kremlerde sık kullanılırlar. Avrupa Komisyonu, BHA ve BHT'nin vücudun endokrin sistemini bozduğuna dair açıklamalarda bulunmuştu. 
Kömür katranı boyaları: Ürün ambalajlarında kömür katranı boyları p-phenylenediamine olarak veya “CI” başlıklı beş haneli bir sayı ile belirtilir. Bu boyalar petrokimyasalların karışımlarıdır ve kansere sebebiyet verirler. 
Formaldehit salgılayan koruyucular: Bu koruyucular birçok kozmetik malzemesinde ve banyo temizleyicileri gibi ürünlerinde bulunur. Formaldehit, kanserojen olduğu bilinen bir maddedir. 
Alüminyum: Antiperspirantlarda yaygın olarak kullanılan alüminyum, koltuk altı bölgesinden vücuda girer ve zamanla ter kanallarını tıkayabilir. 
Dibutyl phthalate (DBP): Çoğunlukla tırnak kozmetiği ürünlerinde kullanılan DBP, boyalar için bir çözücüdür. Diğer kimyasalların genetik mutasyonlara neden olma potansiyelini artırır. 

Sürdürülebilir Kozmetikte Kullanılan Ürünler 
Sürdürülebilir kozmetik ürünleri zararlı kimyasalların hiçbirine içeriğinde yer vermiyor. Bu kimyasalların yerine tamamen doğadan elde edilen bileşenlerle formüle ediliyor. İşte bunlardan bazıları: 

Doğal Yağ Asitleri: Avokado ve argan gibi bitkisel yağlar sabun ve kremlerin içeriklerinde kullanıyor. Hindistan cevizi yağ asidi, stearik asit ve oleik asit gibi kayganlaştırma maddeleri, yapıştırıcı ve ayırıcı maddeler; sabunlar, losyonlar ve kremler gibi kozmetik ürünlerde kullanılabilirler. 

MCT Hindistan Cevizi Yağı: Olgunlaşmış hindistan cevizi çekirdeğinden elde edilen MCT Hindistan Cevizi yağı, hafif, parfümsüz kolay emilen bir yağdır. Olgun Hindistan cevizi çekirdeklerinden çıkarılan bu yağ, hafif ve kolay emilebilen bir yapıya sahip. 

DMDM Hydantoin: Halojen içermeyen bir koruyucudur. Göz ve cilt kremlerinde, şampuanlarda, saç kremlerinde, güneş kremlerinde, sıvı sabunlarda ve hatta makyaj temizleyicilerinde kullanılabilirler. 

Fenoksietanol: Bakteri ve küf oluşumunu engelleyen fenoksietanol, losyonlar, kremler, jeller gibi çok çeşitte kozmetikte koruyucu olarak kullanılan, doğaya zarar vermeyen bir maddedir. 

Neden Sürdürülebilir Kozmetiği Tercih Etmeliyiz 
Bir tüketici olarak tercihlerimizi sürdürülebilir kozmetik ürünlerinden yana kullanmanın hem kişisel hem de çevresel olmak üzere iki boyutu bulunuyor. Kozmetik ürünlerinin içeriğine dair farkındalık kazandıkça diğer ürünler yerine ciltte reaksiyon oluşturmayan ve insan sağlığını tehdit etmeyen, sürdürülebilir ürünlerin ön plana çıkması kaçınılmaz bir durum. 

Doğal bileşenler cilde zarar vermemenin ötesinde bu ürünler gerekli nemi ve bakımı da sağladıklarından uzun vadede cilt sağlığında ve görünümünde olumlu değişime katkı sağlıyor. 

Öte yandan işin çevresel boyutu hem etik değerlere hem de küresel bilince dayanıyor. Kozmetik sektörü ne yazık ki hayvanlar ve biyoçeşitlilik için de bir tehdit unsuru. 

Sürdürülebilir ürünlerin hiçbir sürecinde (hem üretim hem de deney) hayvanlara zarar verilmiyor. 

Özetle amacına uygun üretilmiş, doğada yok olabilen ve ambalajı geri dönüştürülebilen ürünler tercih etmek gezegenin geleceği için de büyük önem taşıyor. Üstelik günümüzde sürdürülebilir kozmetik ürünleri geçmişe kıyasla çok daha kolay erişilebilir durumda. 

Ambalajlarını geri dönüştürülebilir şekilde tasarlayan, içeriklerinde belli bir yüzdeye kadar bitki bazlı bileşenlere yer veren markaların sayısı her gün artıyor. Durum böyleyken hem kendi sağlığımız hem de dünyanın geleceği için sürdürülebilir opsiyonlara yönelmek, hiç de zor değil. 

0 yorum: