Wedge, kelime anlamı takoz/çivi olan vec olarak okunan wedge terimi, 70’lerin modasında karşımıza çıkan dolgu topuklu ayakkabılar için kullanılıyor.
Wedge ya da dolgu topukların tarihte ilk defa, M.Ö. 3500 yıllarında ıslak kuma basarak ayak kalıbı çıkaran Mısırlılar, daha sonra bu kalıpları kurutmuş ayakkabı tabanını ortaya çıkarmasıyla kullanılmaya başlamıştır. Roma askerlerinin giydiği sandaletleri de aklımızda tutarak Mısırlılıların papirüsü (ilk olarak Mısırlıların kullandığı bitkiden oluşan yazı kağıdı) sandalet yapımında kullanmıştır. Eski Yunan kültüründe de avlanırken giyilen çizmeleri görmek mümkündür. Moğollar ise atların üzengilerini (ayak koyulan yer) daha iyi kavranabilmek için ayakkabıyı üretmiştir. Bahsedildiği üzere, belli bir amaca hizmet amacıyla yumuşak deri ya da kumaştan yapılan ayakkabıların tarihi 14. yüzyıl sonlarına doğru değişmiştir. 1500'lü yıllarda yayılan ayakkabı bu yüzyılın ortasına doğru moda akımını da başlatmıştır. Önceleri sandaletlerin taş, boncuk, deri gibi aksesuarlarla süslenen ayakkabılar zamanla işlevselliğini geri plana atmayı başarmıştır. Ayakkabıyı korumak için kullanılan yüksek mantar topuklar önceleri yağışlı havalarda ayağı korumak için giyilmiş fakat zamanla kadınların vazgeçemediği stil halini almıştır. Rivayetlerden birisi de şöyledir; Floransa'nın soylu ailelerinden biri kızını dükle evlendirir (1533). Minyon tipli gelin görkemli olmak için çare ararken Leonardo da Vinci onun için topuklu bir ayakkabı tasarlar. Ve gelin hem düğünde hem de damatta istenilen etkiyi yaratır. Bu durum bütün kadınların dişilik kavramını genişleterek taklit etkisi yaratır. İlk dönemler soyluluk ya da statü göstergesi olan dolgu topuklu ayakkabılar savaşlarda da kullanılır. Erkek savaşçıların da tercih ettiği ayakkabı türü olarak, 12 cm topuğa kadar rahatlıkla çıkar. (kaynaklarda 60 cm'lik tabanlar savaşlarda kullanılmış olduğu belirtilmektedir) Mantar taban, dolgu topuk antik çağ esintileri taşıyadursun, 1950 yılına kadar topuklar genel olarak 5 cm ve altı olarak ölçümleniyordu. Fakat 1950 sonrası kadınlar İtalya'da keşfedilen iğne topuk ayakkabıyla topuk boylarını da yükselterek stillerini daha feminen hale getirdiler. Seri üretim halini alan topuklu ayakkabılara detaylar eklenerek çeşitlilik yaratılmıştır. 1970'ler ve sonrasında (80'ler sonu 90'lar başı) dans ve müzikle bütünleşen dolgu tabanlı, platform ayakkabılar özgürlüğün sembolü olup özellikle diskolarda kendini sıkça göstermeyi başardı.
Ayağa fazla yük binmesini engellediği için ince topuklu stiletto ayakkabılara göre daha az ağrıya neden olur. Bugün hala modası geçmeyen, dişiliğin doğal sembolü olan dolgu topuk ayakkabılar her türlü kıyafetle kombine edilebilme özelliği taşıyarak gönülleri fethetmektedir. Dolgu topuk kombinleri olarak, dizboyu ya da dizin hemen üstü elbiseler ve eteklerle çok hoş dururlar. Safari tarzı şortlar bizce dolgu topuklara en yakışan kombinasyon. Paçası bol, İspanyol kesim pantolonlarla da uyum sağlar.
0 yorum:
Yorum Gönder