Tam otomatik küçük şemsiye. |
Şemsiye (umbrella), yağmurdan, güneşten korunmak için kullanılan, bir sapın üzerinde bulunan esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, su geçirmez kumaştan yapılmış, taşınabilir eşyaların genel adıdır.
Yağmurdan ve güneşten korunma ve gölge sağlamak için kullanılan güneş, şemsiye ve şemsiyeler hem erkekler hem de kadınlar için gerekli bir aksesuardır. Şemsiyeler renk, boyut, tarz ve fiyat olarak çeşitlilik gösterir ve moda ve pratik amaçlar için kullanılabilir.
Şemsiye, bir dizi menteşenin üzerinde uzanan dairesel kumaştan veya plastikten yapılmış bir el tipi cihazdır. Menteşeler, gerektiğinde genişleyebilecekleri ve geri çekilebilecekleri bir merkezi direğe bağlanır. Merkez direk, aynı zamanda kolay taşıma için genellikle eğimli olan şemsiye tutacağı olarak da işlev görür. Şemsiye bir kişiyi yağmurdan veya aşırı güneş ışığından korumak için yaygın olarak kullanılır. Kullanılmadığı zaman, şemsiyeler kolay saklama ve nakliye için geri çekilebilir, menteşeleri sabitleyebilir ve kumaşı daraltabilir.
Şemsiye Tarihi
İlk kez Mezopotamya'da kullanılmış olan Şemsiye'nin, M.Ö. 1200 yıllarında Antik Mısır'da güneşten korunma amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Eski Mısır'da, güneşten korunmak için güneş şemsiyeleri kullanıldı. Büyüklükleri günümüzdeki normal şemsiyelere göre oldukça büyüktür ve palmiye yaprakları veya tüylerinden yapılmıştır. Güneş şemsiyeleri taşıyıcıları tarafından efendilerini veya devlet büyüklerini gölgelemek için tutuldu. Antik Çin'de şemsiyeler mumlu veya laklanmış kağıt ve bambudan yapılmış ve insanları yağmurdan korumak için kullanılmıştır.
Sonraları Eski Roma'da görülen şemsiye, yaprak ve papirüslerin kullanımıyla Yunanlılar'da da görülmüştür. Şemsiye'nin yağmura karşı ilk kez Çin'de kullanıldığını Çinliler iddia etmektedir fakat bu konudaki bilgiler daha güvenilir kaynaklarla desteklenmelidir.
16 yüzyılın başlarına gelindiğinde, şemsiyenin, bir hizmetkarın yardımı olmadan taşınabilecek kadar yeterince küçük olduğu için, Avrupa'da bir moda aksesuarı haline geldi.
1637 yılında Fransa Kralı 13. Louis, mal varlığının bir bölümünde taftadan yapılmış, değişik renklerde 11 güneş siperliği, yağlı kumaştan yapılmış üç şemsiye, hepsinin sapları altın ve gümüşten yazmıştır. Çağdaş dönemlerde güneş ve yağmurdan korunmak için şemsiye kullanıldığı bu notlarla kanıtlanmıştır ama o dönemler 13. Louis'ten başka hiçbir erkek şemsiye kullanmamıştır. Ancak 13. Louis'in eşi günün birinde halkın arasına zarif bir şemsiyeyle çıkmış ve Parisli kadınlar arasında şemsiye modası hızla yayılmıştır. Parisli bir üretici ilk açılabilir şemsiyeyi yapınca reklamlarında da kadını süslü şemsiyesiyle, erkeği ise elinde süsten yoksun baston gibi duran şemsiyeyle resmetmiştir. 18. yüzyılda şemsiye fiyatları epeyce yükselmiş ve şemsiyelerde kiralama yoluna gidilmiştir. Kilise, kahve, kulüplerde kiralık şemsiyeler bulunurken 18. yüzyıl aynı zamanda erkeklerin şemsiye kullanmasını da beraberinde getirmiştir. İngiliz gezgin Jonas Hanway, 1750 yılında Londra'ya dönmüş ve gezilerinde kazandığı alışkanlıkla Londra'da şemsiyeyle sokağa çıkan ilk erkek olmuştur. İngiliz burjuvazisi şemsiyeye Hanway demiştir ama şemsiye çok uzun süre kabul görememiştir. 30 yıl kadar sonra ise şemsiyesi olmayanlar kınanmaya başlanmış ve dayanıklı şemsiyelerin üretimine geçilmiştir. 1830 yılında Londra'da James Smith and Sons şirketinde üretimine başlanan şemsiyelerin saplarının yapımında balina kemiği ve ahşap tercih edilirken, 1852'de Samuel Fox adlı bir üretici şemsiyelerde çelik tel kullanımını başlatmıştır. Türkiye'de ise ilk örnekler yurtdışından getirilen şemsiye modelleriyle başlamıştır. 1882 yılında İstanbul'da yaşayan bir İngiliz'in Robenson Şemsiye'yi kurmasıyla yerli şemsiyeler üretilmeye başlanmıştır.
Şemsiyeler, güneşten korunma amacıyla günümüzde belli bölgeler dışında nadiren kullanılır ancak şemsiyenin yağmurlu havaya karşı faydalı bir koruyucu cihaz olmaya tüm dünyada devam ettiği söylenebilir.
1 yorum:
küçükken hep şemşiye diye yazardım düzeltmeye çalıştım semşiye diye yazdım sonra o da yanlışmış.
Yorum Gönder