Kemha kumaş. |
Kemha kumaşlar, Batılıların brokar dedikleri pahalı dokumalar olup 16. yüzyılda Osmanlı ülkesinde çok meşhurdur. Kemha tezgahların erken tarihlerde Bursa ve Amasya’da olduğu biliniyor. Daha sonra İstanbul’da saray tezgahlarında da dokunmuştur. İstanbul Sarayı'na ait bir dokuma atölyesi planında kadife ve kemha bölümleri vardır. Osmanlı kemhalarının dünya müzelerinde ve kilise hazinelerinde örnekleri bulunmaktadır. Kilise papazları 16. yüzyılda Türk kemhalarından yapılmış tören kıyafetleri giymişlerdir. Kaynaklarda yerli kemhalar dolabi gibi teknik, gülistani gibi desen, gülguni gibi renk ve Bursa, Eğin, Amasya kemhası gibi geldikleri yer isimleriyle geçer. Yabancı kemhalar da Frengi (Batı) ve Yezdi (İran) isimleriyle menşei isimleri ve müzehhep ve sade kemha gibi çeşitleriyle kayıtlıdır. Bursa İhtisap Kanunnamesi’nde kemha ile ilgili "Dolabi ve yekrenk kemhaların meşdudu eskiden 7000 tel olurdu…" şeklinde bir bilgi mevcut olup kaynakların verdiği diğer ipuçları bu konudaki diğer bilgileri tamamlar niteliktedir. Kemha tok bir kumaş olmasına rağmen zaman zaman malzemesinden çalınıp, gevşek kumaşlar üretildiği, dokumacının bu hatasını kapatmak için kumaşın arkasına hamur sürerek sertleştirdiği anlaşılır.
Kemha dokuma kumaş ve kaftan örnekleri. |
15. yüzyıl sonlarına kadar Yezd (İran) ve Frenk (Avrupa) kemhaları sarayda çok kullanılmıştır. Bursa'da dokunan kemhalara dair ilk kayıt 1481-1486 tarihlerinde şehzadelere sancak törenlerinde verilen kumaşlar olarak; Kemha-yı Güvezi Bursa, Kemhayı Kırmızı Amasya isimleriyle rastlanır. Elbiselik ve döşemelik olarak Osmanlı döneminde sıkça kullanılmıştır. Altınla dokunanlarına müzehhep kemha, gümüşlü olanlarına simli kemha, Avrupa’dan getirilenlerine ise kemha-i firengi denilmiştir. Renklerine göre iki renkli olanlarına dürenk kemha, tek renk olanlarına yekrenk kemha, desenlerine göre desenlerine göre de nakışlı veya çiçekli kemha denir. 16. yüzyılda İstanbul'da kemha atölyeleri kurularak üretimin çoğu buraya taşınmıştır. En son olarak 1843'te Hereke fabrikasına ilave edilen kemha dairesi kayıtlarda yer alır. Kemha kumaş, yüzyıllarca Avrupa'da da rağbet görmüş kendine has desen özelliği ile ilgi çekmiştir. Günümüze ulaşan en eski kemha Fatih Sultan Mehmet'e ait bir kaftandır. 15 ve 16 yüzyıllarda, sekiz çeşit kemha dokunmuştur. Yekrenk, peşuri, müzehhep, dolabi, tâbi, güvez Bursa, kırmızı Amasya, gülistani kemha gibi türleri vardır.
18-19. yüzyıllarda diğer kumaşlarda olduğu gibi kemhalarda da kalitenin bozulduğu dikkati çeker. Dokumada kullanılan çözgü telleri azalmış, altın ve gümüş telin ayarı bozulmuş, dokuma içindeki miktarı azalmıştır. Kemha dokumalar arasında sarayın ve halkın beğenisine en uygun, çok renkli, ağır, gösterişli, tok bir kumaştır. Özellikle kaftanlık ve döşemelik olarak kullanılmıştır. Dokumada kullanılan telin, kumaşın kalitesini oluşturmakta çok önemli bir yeri vardı. Simkeşhanelerde çekilen gümüş tel önce civa yardımıyla altınla yaldızlanır, sonra çekilirdi. Bu işlemin telin dokuma için uygunluğunu belirlemek üzere kemhacıbaşı nezaretinde yapılması bir hükümle bildirilmişti. Kemhalarda genellikle dokuma zemini atlas ve dokuma desenleri ise diyagonal çizgiler halinde bağlanan farklı renkli atkılarla dimi olarak dokunur. Timur dönemi üslubu, saz üslubu, çiçek üslubu; madalyonlu şema içinde, bahar dalı, dolaşma nakış şeması, madalyon desenli, nar desenli, taç motifi kullanılan en yaygın desenlerdir. Kemha dokumalarda ipek iplik, altın-gümüş tel ya da kılaptan kullanılmıştır. Çözgü ve atkısı ipek, üst sıra atkısı ayrıca altın veya gümüş kılaptanla takviyeli, çok renkli bir kumaştır. Atlas ve dimi gibi iki dokuma tekniğinin bir arada kullanıldığı, Batılıların Lampas dediği bileşik bir dokumadır. Kemha dokumasının dokunduğu yerler, Bursa, İstanbul, Amasya, Eğin olmuştur.
0 yorum:
Yorum Gönder