Yıkayıp giydiğimiz pantolon ile ile yediğimiz balık arasında bir ilişki olması çoğumuzu şaşırtacak bir durum olsa da ne yazık ki böyle bir ilişki var. Peki ne gibi bir ilişki olabilir. İşte bu yazımızda geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen çevreci olduğunu düşündüğümüz o elbiselerin aslında o kadar da masum olmadığını açıklayacağız.
Giyecekten Yiyeceğe: Giydiğiniz Pantolon, Yediğiniz Balığa Dönüşüyor
Yaptığımız çalışmada pet şişelerden yani geri dönüştürülmüş plastiklerden (rPET) üretilen kumaşlar ile geleneksel olarak ham plastikten üretilen kumaşları, yıkama sırasında salınan mikroplastik miktarı açısından karşılaştırıldığımızda, geri dönüştürülmüş olanların 2.5 kat daha fazla mikroplastik saldığını tespit ettik.
Sadece üretim aşamasını veya üretim prosesini değerlendirip bir ürüne "çevreci ürün" etiketi yapıştırmak ve pazarlamak, bir algı yönetimi olarak değerlendirilmelidir. Bu açık bir şekilde kamuoyunu yanıltma çalışmasının tezahürüdür. Son zamanlarda neredeyse tüm firmalar bu tarz kreasyonlar ortaya koyuyor. Ürünlerini 'çevreci' ve 'sürdürülebilir' diye pazarlıyorlar çünkü bu pazarda yer kapmaya çalışıyorlar. Ciddi reklam yatırımları yapıyorlar. Örneğin, geri dönüştürülmüş plastikten üretilen bir pantolon 2000 liraya satılırken, normal ham plastikten üretilen aynı pantolon 500 liraya satılıyor. Sebebi basit aslında: insanlar çevreci olmak için daha fazla para ödemeye istekli.
Peki çevreci olmak gerçekten daha fazla para ödemeyi mi gerektirir? Ya da çevreci diye lanse edilen ürünler ne kadar çevreci? Firmalar "çevreci/geri dönüştürülmüş" ürünlerin doğaya az zarar verdiği algısını kullanarak kar marjlarını artırıyor, bu alanda reklam ve yatırımlarını yoğunlaştırıyor. Çünkü kendilerine daha ucuza mal olan "çevreci ürünleri" daha pahalıya satıyorlar.
Geri Dönüşümlü Kumaşlar Kalitesiz Mi?
Geri dönüştürme sonucu ortaya çıkan ürünler genellikle çok kalitesiz. Çünkü bir plastik geri dönüştürüldüğünde, içindeki polimer zincirleri kısalıyor, böylece malzemenin dayanımı azalıyor, iplikleri oluşturan liflerin üzerinde mikro çatlaklar oluşuyor ve bu da yıkama sırasında çok daha fazla mikrofiber salınımına yol açıyor. Çabuk eskiyen, adeta küçük parçalar halinde parça parça dökülen elbisenin ömrü kısalıyor bu da firmaların daha çok ürün satmasını sağlıyor.
Salınan mikroplastikler ise, çamaşır makinesinin suyu boşaltmasıyla kanalizasyona karışıyor ve arıtma tesislerine ulaşıyor. Ancak arıtma tesislerinde bile mikroplastiklerin yalnızca bir kısmı filtrelenebiliyor; yaklaşık %30'u arıtılmış suda kalıyor. Atık su arıtma tesisi olmayan bölgelerde ise tüm bu plastikler doğrudan denizlere ve okyanuslara akıyor. Burada balıkların bünyesinde biriken mikroplastikler, avlanan balıklar aracılığıyla bize geri dönüyor—ancak bu sefer kıyafet olarak değil, yemek olarak. Yani geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılan kıyafetleri giymek, bir süre sonra bu plastikleri yemek anlamına geliyor.
Mikroplastikler Nasıl Besin Zincirine Karışıyor?
Geri dönüştürülmüş plastikten üretilen tekstil ürünleri; mikroplastik salımı, malzeme kalitesi, arıtma süreçlerindeki etkinlik ve tüketici algısı boyutlarında karmaşık bir tablo sergilemektedir. Çeşitli çalışmalar, yıkama sırasında geri dönüştürülmüş polyester kumaşların; aynı koşullarda üretilen ham (virgin) polyester kumaşlara kıyasla %30–50 daha fazla mikroplastik lif saldığını ortaya koymaktadır. Üretim aşamasında “çevreci” etiketi vurgusu, birçok firmada esasen yeşil algı yönetimine (greenwashing) dönüşmüş, ürün fiyatlarını artırırken kaliteyi düşürmektedir. Ayrıca atıksu arıtma tesisleri mikroplastiklerin %70–82’sini uzaklaştırsa da, büyük hacimli deşarj nedeniyle kalan %18–30’luk kesim sucul ekosisteme karışmakta ve biyoakümülasyon yoluyla insan besin zincirine dahil olmaktadır.
Pet şişelerin geri dönüşümüyle elde edilen iplikler, sıklıkla ‘çevreci’ bir alternatif olarak pazarlanıyor ancak geri dönüştürülmüş plastikten üretilen kumaşların, yıkama sırasında ham (virgin) plastikten üretilenlere kıyasla 2,5 kat daha fazla mikroplastik saldığı tespit edildi. Bu bulgu, yalnızca üretim aşamasındaki karbon ayak izi veya enerji tüketimi gibi dar parametrelerle ‘çevreci’ etiketi takmanın ne denli yanıltıcı olabileceğini gösteriyor. Zira ürünün gerçek çevresel performansı; bütünsel ürün yaşam döngüsü (kullanım, bakım, bitiş) göz önüne alınmadan anlaşılmaz ve bu boşluk, markaların yeşil pazarlama (greenwashing) stratejileriyle kamuoyunu manipüle etmesine olanak tanıyor.
1. Geri Dönüşüm Sürecinin Polimer Yapıya Etkisi
-
Mekanik Degradasyon: Öğütme, eritme ve ekstrüzyon gibi mekanik işlemler, poliester polimer zincirlerinde kısalmaya neden olur.
-
Mekanik Dayanımın Azalması: Zincir uzunluğu kısaldıkça, tensil strength (çekme dayanımı) düşer; bu da kumaşın yıpranmaya ve kopmaya karşı direncini zayıflatır.
-
Mikro Çatlak Oluşumu: Kısalan zincirler yüzeyde mikro çatlaklar yaratır; yıkama sırasında bu çatlaklardan 5 µm’den küçük mikrofiberler ayrışarak suya karışır.
2. Mikroplastiklerin Çevresel Yayılımı
-
Atık Su Arıtma Limitleri: Kanalizasyondan gelen mikroplastikler, ters ozmoz veya membran filtrasyon teknolojisi kullanan ileri arıtma tesislerinde bile ancak %70–80 oranında tutulabilir.
-
Geri Kalan %20–30’un Yolculuğu: Arıtmayı geçen mikroplastikler, sucul ekosistemlere karışarak balık, kabuklu deniz canlıları ve plankton gibi organizmalarda birikir.
-
Biyoakümülasyon ve Tropik Transfer: Su canlılarının dokularında yoğunlaşan bu partiküller, besin zincirindeki avcı türlere aktarılır; nihayetinde “yediğimiz balık” aracılığıyla insanlara ulaşır.
3. Ekonomik Çelişki ve Ürün Kalitesi
-
Premium Fiyatlama: Örneğin bir pantolon, ham polyester muadilinin dört katı fiyatla (2.000 TL vs. 500 TL) satılabiliyor; bu, tüketicinin “çevreci olmaya” dair algısını avantaja çeviren bir premium pazarlama taktiği.
-
Düşük Termal Stabilite ve Aşınma Direnci: Polimer zincirlerinin kısalması, kumaşın ısıya ve sürtünmeye karşı direnç kaybı yaşamasına yol açar. Sonuç olarak ürün ömrü kısalır ve daha sık değiştirme ihtiyacı doğar—bu da tüketim-temelli sürdürülebilirlik paradoksunu derinleştirir.
4. Sistemsel Sorunlar ve Çözüm Önerileri
-
Zorunlu Yaşam Döngüsü Analizi (LCA):Ürün sertifikasyonunda sadece üretim değil; kullanım ömrü boyunca salınan mikro lifler de dahil edilmeli.
-
İleri Geri Dönüşüm Yöntemleri:
-
Kimyasal Geri Dönüşüm (Depolimerizasyon): Polimer zincirlerini onararak orijinal yapıyı korur.
-
Biyobozunur Sentetik Lifler: Doğada ayrışabilen alternatif malzemeler geliştirilerek mikroplastik yayılımı önlenebilir.
-
-
Yasal Mevzuat ve Standartlar:
-
Uluslararası/Ulusal Tekstil Stratejisi ve Mikroplastik Rehberi gibi çeşitli yasal ve bağlayıcı kriterlerle giysilerin, mikroplastik salım sınırları belirlenmelidir.
-
Denetimler sıklaştırılarak çevreci etiketi taşıyan ürünlerin gerçek çevresel performansı periyodik olarak ölçülmelidir.
-







5 yorum:
Geri dönüştürülmüş malzemeler ile üretilen elbiseleri giymek, plastik yemek mi demek? evet normal yöntemlerle üretilen sentetik kumaşlara oranla 2,5 kat daha fazla ihtimalle plastik yiyorsunuz..
ürünlerin kalitesi her alanda bilerek bozuluyor ya da düşürülüyor çünkü şirketlerin kar marjının artırılması gerekiyor, elbiselerde bundan nasibini almış demek ki
Çevreci elbiseler diye pazarlanan geri dönüşümlü ürünler göründüğü yada söylendiği kadar çevreci değilmiş!
Anam babam usulü kumaşlara hasret kaldık..
gerçekten çok güzel bir yazı olmuş, tebrik ederim.Faydalı ve masum görünenlerin gerçek yüzünü ortaya koymuşsunuz.
Yorum Gönder
Merhaba, daha kaliteli bir site için yorumlarınızı bekliyoruz.